Türkiye'nin Nabzı - Ağustos 2020

Ağustos 2020, Türkiye için Ankara’daki siyaset gündemi perdesinin önünde olup bitenden öte ekonomik kaygı ve endişelerin yoğunlaştığı bir ay oldu. Yaz başında kredi faizlerinin düşmesi ile canlanan piyasalarda, Türk Lirası’nın Dolar ve Euro gibi yabancı para birimleri karşısındaki değer kaybı, algıları değiştirdi. Belki somut olarak Türkiye’deki çoğu insanın hayatında “Dolar”ın mevcudiyeti söz konusu değil; ama toplumun büyük bir çoğunluğu kurlardaki dalgalanmadan ve TL’nin değer kaybından etkilendiğini düşünüyor. Dolar’ın TL’ye karşı değer kazanması da kamuoyunun algısında ekonominin gidişatına dair olumsuz etki yaratıyor.

 

Siyaset genelinde, Cumhur İttifakı’nın oylarını arttıramadığı ancak, Millet İttifakı’nın da benzer bir açmaza kilitlendiği bir statüko yaşanıyor. Cumhur İttifakı, her ne kadar oylarını arttıramasa da muhalefet üzerindeki etkisini sürdürüyor ve siyasi güç dengelerini adeta bir “Buzul Çağı”nda mühürlü bırakıyor. Seçmenlerin çoğunluğu da, olası bir Cumhurbaşkanlığı seçimini Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanacağı önyargısına sahip. Oysa, bu ön kabule sahip olanların oranı, Erdoğan’a oy vereceğini söyleyenlerden 10 puan kadar daha fazla.

 

Kadınlara yönelik şiddet ve İstanbul Sözleşmesi konularının ön plana çıktığı yaz döneminde, mümkün olduğunca sıklıkla yapmaya çalıştığımız gibi “kadın hakları”, “kadınların toplumdaki konumu” meselelerine de odaklandık. Kadınların, çocukların, çevrenin, hayvanların meselelerine odaklanmayı sosyal sorumluluğumuz olarak görüyor ve araştırmalarımızda bu konulara özellikle yer veriyoruz. Temmuz 2020’de olduğu gibi, Ağustos 2020’de de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye olumsuz yaklaşıldığını gözledik. Bunun ötesinde, kadına şiddet konusunda, daha önceki araştırmalarımızda olduğu gibi bu araştırmada da kamuoyunun çoğunluğunun hassasiyeti olduğu, devletten daha çok tedbir ve kadınlara destek beklediği bir kez daha net biçimde ortaya çıktı.

 

Bu ayki Türkiye’nin Nabzı Araştırması’ndaki dikkat çekici bulgularımızdan bir tanesi de Yunanistan ile tansiyon yükselirken kamuoyunun büyük çoğunluğunun tercihini “savaştan” değil, “diplomasi ve müzakereden” yana kullanması. Araştırmalarımızın işaret ettiği, her ne kadar Türkiye’de milliyetçi söylemler ön plana çıkıyorsa da, kamuoyunda itidalin ağır bastığı.

 

Araştırmamızın son derece çarpıcı bir diğer verisi de, hukuk sisteminde şeriatın geçerli olmasının ne derece tercih edildiğidir.