12 Haziran Genel seçimlerinde umduğu oy oranını elde edemeyen Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, önceleri tutuklu milletvekilleri ve yemin krizi ile son günlerde ise “Dersim Olayları” , “vicdani ret” ve İstanbul teşkilatındaki istifalar gibi konularla tartışmaların odağında yer almaya devam etmektedir.
Büyük umutlarla liderlik koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu “Yeni CHP” sloganı ile CHP’yi AK Parti iktidarının bir alternatifi haline getirmeye çalıştı. Başlangıçta kamuoyundan ve medyadan da önemli bir destek gören Kılıçdaroğlu kısa sürede partide büyük tasfiyeler gerçekleştirerek 12 Eylül referandumunda ilk sınavını ve 12 Haziran seçimlerinde de ikinci sınavını verdi.
Ancak Kılıçdaroğlu bu iki sınavdan da umduğu başarıları elde edemedi. Dahası, seçimler sonrası “yemin protestosu” ile tutuklu milletvekillerini Meclis’e taşıma girişimi de sonuçsuz kaldı. Ortaya çıkan bu tablo CHP’yi yeniden iç tartışma ve çekişmelere itmiş görülüyor. İstanbul teşkilatının görevden alınması ve Dersim konusunda bazı milletvekillerinin yayınladığı bildiri CHP’de suların durulmadığının işaretleri.
Yeni anayasa tartışmalarına olumlu katkılar sunması ve Kürt sorununa ilişkin çözüm taslağını kamuoyu ile paylaşması, CHP’nin ‘pozitif muhalefet’ yapma isteğini yansıtmakla birlikte parti önümüzdeki dönemde de iç tartışmalardan sıyrılıp ‘iktidara alternatif muhalefet’ kimliği oluşturmakta zorlanabilir.
Deniz Baykal dönemi CHP’sinden ‘farklı’ bir profil çizen ‘yeni CHP’ yüksek beklentileri gerçekleştiremedikçe içeriden gelen eleştirilerin hedefi haline gelecektir. Parti merkez yönetimindeki ve teşkilatlardaki ‘eski’ yapılar kadar Parti’nin kemikleşmiş tabanı da ‘değişen CHP’ye henüz hazır görünmemektedir. “Yeni CHP” söylemi bile tabanından ciddi eleştiriler almaktadır. Bu durum CHP’yi kaçınılmaz olarak kısır bir döngü içerisine sokmuştur. Bir yandan, iktidara gelebilmek için ‘yeni’ kesimlere açılması, öte yandan da ‘değişim’e sıcak bakmayan mevcut tabanını kaybetmemesi gerekmektedir.
Bu araştırmanın amacı, CHP’li seçmenin ve kendisini sol yelpazede gören seçmenlerin CHP’nin liderine, teşkilat ve yönetimine, kimlik, söylem ve politikalarına ilişkin değerlendirmelerini ölçmektir. Bu amaçla 12 Haziran seçimlerinde CHP’ye ya da başka bir sol partiye oy veren veya kendisini solcu olarak ifade eden seçmenler araştırmamızın örneklemini oluşturmaktadır.
1 - 11 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen bu araştırma, CHP’nin güncel konulara ve ülkenin temel sorunlarına ilişkin politikalarına solcu ve/veya CHP’lilerin bakışını yansıtması, yani içten bir bakış sağlaması açısından önemlidir.
Araştırma bulguları ana ve alt başlıklar altında aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
HAYATTAN MEMNUNİYET VE ÜLKENİN GİDİŞATI
Hayatınızdan ne derece memnunsunuz?
CHP’li ve diğer solcu seçmenlerin %32,6’sı hayatlarından memnun olduğunu, %44,1’i ise memnun olmadıklarını belirtmişlerdir. CHP tabanının hayattan memnuniyetsizliğinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca, bu memnuniyetsizliğin ileri yaş gruplarında ve eğitim seviyesi düşük katılımcılarda daha yüksek olduğu da gözlenmiştir.
Türkiye iyiye mi kötüye mi gidiyor?
CHP tabanında Türkiye’nin ‘iyiye gittiğini’ düşünenlerin oranı yalnızca %22,6 iken, Türkiye’nin ‘kötüye gittiğini’ düşünenler %74,3’e ulaşmaktadır. Eğitim düzeyi açısından en düşük seviyedeki katılımcılar daha yüksek oranlarda (%88-90) ülkenin gidişatını kötü olarak nitelemişlerdir.
CHP’Lİ VE DİĞER SOL SEÇMENİN BAŞARI ALGISI VE İKTİDAR BEKLENTİSİ
12 Haziran 2011 seçiminde CHP başarılı mı?
Seçimlerden beş ay sonra gerçekleştirilen bu araştırma bulgularına göre; katılımcıların %45,8’i CHP’nin 12 Haziran’da başarılı ve kısmen başarılı olduğunu düşünürken, yarıdan fazlası (%53) başarısız olduğu kanaatindedir.
Genç ve orta yaş grubu katılımcılar ileri yaş gruplarına göre CHP’yi son seçimlerde daha yüksek oranlarda başarısız bulmaktadır. Bu sonuçtan hareketle, genç ve orta yaş grubu seçmenin partiden beklentilerinin daha yüksek olduğu söylenebilir.
12 Haziran seçimlerinde CHP örgütü ve merkez yönetimi başarılı mıydı?
CHP’nin son seçimlerde yeterince başarılı olamamasının sebeplerinden birisi olarak ta örgütün yeterince çalışmadığı iddiaları dile getirilmiştir. Bu iddia ile bağlantılı olarak seçimlerde örgütün başarısız olduğunu düşünenlerin oranı %54’dür. Buna karşılık Kılıçdaroğlu liderliğindeki merkez yönetimin başarısız olduğunu düşünenlerin oranı ise %46 dır. Bu verilere göre, CHP’li ve sol seçmenler 12 Haziran seçimlerinde örgütün merkez yönetime göre daha başarısız olduğu düşüncesindedirler.
Kemal Kılıçdaroğlu başarılı mıdır?
CHP tabanı örgüt ve parti yönetimi ile kıyaslandığında ‘lider’i kısmen başarılı bulmaktadır. Kılıçdaroğlu’nu başarılı bulanlarının oranı % 53’tür. Kılıçdaroğlu başarısız diyenler ise %36 düzeyindedir. Partinin örgütüne ve merkez yönetimine yöneltilen ‘başarısız’ saptaması Kılıçdaroğlu’na gelince görece düşmektedir. Diğer bir ifade ile tek başına Kılıçdaroğlu’na duyulan güven partinin kurumsal yapılarına duyulan güvenden oldukça yüksektir.
CHP, etkin ve başarılı bir muhalefet yapabiliyor mu?
2002 seçimlerinden bu yana ‘ana muhalefet partisi’ olan CHP’nin kendi tabanı nezdinde muhalefet işlevini ‘etkin ve başarılı’ bir şekilde yaptığını düşünenlerin oranı (%53), bunu yapamadığını düşünenlerden (%44) yüksektir.
CHP’nin yüksek oy alamamasının nedeni nedir?
CHP’nin iktidar olabilecek kadar oy alamamasının önemli üç nedeni olarak sırasıyla Kılıçdaroğlu’nun yetersizliği, partinin halktan kopuk olması ve parti içi çekişmeler sıralanmaktadır.
CHP, sol ve sosyal demokratları yeterince temsil edebiliyor mu?
CHP’nin solu ve sosyal demokratları yeterince temsil etmediğini düşünenlerin oranı (%56,4) oldukça yüksek gözükmektedir. Partili veya solcu seçmenlerin gözünde CHP’nin solu ve sosyal demokratları ‘temsil kabiliyeti’nin bu kadar yüksek bir oranda sorgulanması CHP’nin sol-sosyal demokrat kimliği için ciddi bir sorundur.
CHP’yi halka yeterince yakın bulanların oranı ise %58 civarında olup, sol ve sosyal demokrat bir partinin kendi seçmenleri ve solcular tarafından bu şekilde algılanması ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.
Parti organları ile teşkilat arasında uyum var mı?
CHP’nin parti içi çatışma ve çekişmeleri sık sık kamuoyunun önünde cereyan etmektedir. Son günlerdeki Dersim ve vicdani ret konularındaki tartışmalar ile İstanbul teşkilatında yaşanan istifalar da bu çatışmaların yine devam ettiği anlamına gelmektedir. Araştırma verileri de bu yargıyı desteklemektedir. Parti’nin merkez organları ile teşkilatları arasında fikir birliği olmadığını düşünenlerin oranı %53,4’dür. Üstelik bu rakam yukarıda bahsedilen güncel tartışmalar henüz yaşanmadan önce elde edilen bir sonuçtur.
CHP tek başına iktidar olabilecek mi?
CHP’nin seçmenlerine ve sol yelpazedekilere yakın gelecekte iktidar olma umudu verememiş olduğu anlaşılmaktadır. Yakın gelecekte CHP’nin tek başına iktidar olabileceğini umut edenlerin oranı %39,5 iken böylesine bir umut taşımayanların oranı %58,4 gibi yüksek bir düzeydedir.
CHP’deki olası bir lider değişikliğinin iktidarın kapılarını aralayacağına inananların oranı ise %54,6’ya yükselmektedir. Daha önceki soru ile bağlantılı olarak baktığımızda %39,5 oranındaki katılımcı mevcut haliyle CHP’nin iktidar olabileceğini umut ederken, olası lider değişikliğine bu umut oranı %55’lere kadar çıkmaktadır. Ancak hala %40 civarında bir kesim lider değişikliği gerçekleşse bile bunun CHP’yi iktidara taşımada faydalı olmayacağını düşünmektedir.
CHP’de lider değişikliği faydalı olur mu, yeni lider kim olsun?
CHP’de lider değişikliğinin iktidar kapısını aralayacağına inananlara (%55) kimi lider olarak görmek istedikleri sorulduğunda ise Sarıgül ismi diğer lider adayları arasından büyük fakla (%18,2) ön plana çıkmaktadır. İkinci sırada ise Muharrem İnce (%5,3) gelmektedir. Eski genel başkan Baykal (%3,7) ve mevcut genel başkan yardımcısı Gürsel Tekin ise daha alt sıralarda yer almaktadırlar. Lider değişikliğini iktidar olabilmek için bir umut olarak görenlerin yarıdan daha fazlası (%55,6) ise alternatif bir lider ismi beyan etmek istememişlerdir.
CHP ‘KİMİN’ PARTİSİ? (CHP’NİN KARMAŞIK KİMLİĞİ)
CHP’nin kimliği
CHP, özellikle 1980’lerden sonra kimliğini arayan bir parti görünümünden kurtulamamıştır. Sosyal demokrat kimliği ön planda tutmakla birlikte zaman zaman milliyetçi ve katı laik kimliği ile siyaset sahnesinde boy gösteren CHP, Kılıçdaroğlu ile yeni bir arayış içerisine girmiştir. Araştırma bulgularına göre; CHP’yi Kemalist-Atatürkçü bir parti olarak görenlerin oranı %82 ile oldukça yüksektir. Parti’yi sol-sosyal demokrat olarak görenlerin oranı %77 civarına düşmektedir. CHP’yi milliyetçi bir parti olarak görenlerin oranı ise %70’tir.
Katılımcılara nasıl bir CHP arzuladıkları sorulduğunda ise; Parti’nin Kemalist-Atatürkçü olmasını isteyenlerin oranı %91 gibi oldukça yüksek gözükmektedir. Parti’nin sol-sosyal demokrat bir kimliği benimsemesi gerektiğini düşünenlerin oranı ise %87 olup, milliyetçi bir CHP görmeyi arzulayanların oranı %74‘tür.
CHP’nin kimliğini kendi arzuladıkları biçimde görmek isteyenler, Parti’nin mevcut kimliğini de aynı şekilde görme eğilimindedirler. Mevcut haliyle Kemalist-Atatürkçü, sol-sosyal demokrat ve milliyetçi bir CHP gören katılımcıların büyük bir kesimi aynı zamanda bu kimliklerin daha yüksek oranlarda CHP’de devam etmesini de istemektedirler.
CHP değişimci mi, statükocu mu?
Katılımcıların yaklaşık %61’i CHP’yi değişimci bir parti olarak algılamaktadır. Buna karşılık yaklaşık ¼ oranında katılımcı ise Parti’yi statükocu olarak değerlendirmektedir. CHP’yi yeterince demokrat bulanların oranı %76 iken, %22’lik bir kesim tersini düşünmektedir. Kadınlar erkeklere göre CHP’yi daha yüksek oranda hem değişimci hem de yeterince demokrat bulmaktadır.
Kendinizi hangi kimlikle tanımlarsınız?
Birden fazla cevapların alındığı bu soruda katılımcıların %35’i kendisini Atatürkçü, %16,4’ü sosyal demokrat ve %11,5’i de milliyetçi olarak tanımlamaktadır. Kemalist, solcu, ulusalcı, devrimci gibi diğer kimlikler ise çok daha düşük oranlarda çıkmıştır. Bu veriler CHP’li seçmenlerin ve diğer solcuların kendilerini daha çok bu üç kimlikle tanımladıklarını göstermektedir.
‘Yeni CHP’ tanımlamasını kabul ediyor musunuz?
Kılıçdaroğlu’nun liderliğe gelmesiyle gündeme gelen ‘Yeni CHP’ kimliği katılımcıların yarıdan daha fazlası (%52) tarafından kabul görmektedir. Ancak azımsanmayacak bir oran (%41) bu tanımlamayı onaylamamaktadır.. Akdeniz bölgesi katılımcıları bu tanımlamayı diğer bölge katılımcılarından daha yüksek oranda (%60) benimsemiş gözükmektedir.
YENİ ANAYASA, KÜRT SORUNU, LAİKLİK, AB VE KÜRESELLEŞME
Türkiye’de demokrasinin işleyişinden memnun musunuz?
Türkiye’de demokrasinin işleyişinden memnun olmayan CHP’li-sol kesimlerin oranı %71‘dir. Memnun olduğunu belirtenlerin oranı ise yalnızca %20’dir.
Yeni anayasaya ihtiyaç var mı?
Seçimlerle birlikte yeni anayasa tartışmalarının devam ettiği bu süreçte, katılımcıların %72’si Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylemektedir. Bununla bağlantılı olarak, yeni anayasanın hak ve özgürlükleri daha iyi koruyacağına olan inanç ise yaklaşık %62’dir. Görüldüğü üzere sol ve CHP’li seçmende yeni anayasa arayışı ve yeni anayasadan beklentiler oldukça yüksektir.
Yeni Anayasada neler olmalı?
Yeni anayasa hazırlıkları sürerken tartışılan bir konu da ‘vatandaşlık tanımı’ dır. ‘Vatandaşlığın’anayasada yeniden tanımlanması etrafında gelişen bu tartışmaya katılımcıların %75’i destek vermektedir. Yani mevcut haliyle “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağı olan herkes Türk’tür” tanımlamasının yerine “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” biçiminde bir değişiklik getirilmesini onaylayanların oranı % 75 olup bu oran oldukça yüksektir. Bu yüksek oran, etnik ifadeler içeren bir vatandaşlık anlayışı yerine, vatandaşlığı etnik imalardan arındıran ve hukuki bir çerçeve haline getiren bir vatandaşlık anlayışının CHP seçmenleri tarafından kabul göreceğini işarete etmektedir.
Yeni anayasanın ağırlıklı olarak Atatürkçülüğe mi yoksa insan hak ve özgürlüklerine mi dayandırılması sorusuna katılımcıların az farkla da olsa Atatürkçülükten (%50) yana tavır takındıkları görülmektedir. Katılımcıların %46’sı ise insan hak ve özgürlüklerinin temelinde yeni anayasanın yapılması gerektiğini düşünmektedir.
‘Değiştirilemez maddeler’ değiştirilsin mi?
Yeni anayasada değiştirilemez maddelerin aynen kalmasını isteyenlerin oranı (%69) oldukça yüksek gözükmektedir. Üniversite mezunu kesimin %81’i de değiştirilemez maddelere dokunulmamasını istemektedir. Tüm katılımcıların sadece ¼’ü ise bu maddelerin de değiştirilebilmesi gerektiğini düşünmektedir.
Anadilde eğitim
Kürt sorununun temel unsurlarından biri olarak görülen anadilde eğitim konusunda katılımcılar daha çok özgürlükçü tutum sergilemektedir. %59 civarında bir katılımcı “resmi dil Türkçeyi öğrenmek koşuluyla isteyen herkesin kendi anadilinde eğitim almasına” onay verirken, bunu desteklemeyenlerin oranı %39’dur. Güneydoğu Anadolu bölgesinde anadilde eğitimi destekleyenlerin oranı (%71) ortalamanın oldukça üstündedir. Ayrıca, eğitim seviyesi yükseldikçe anadilde eğitime karşı olanların oranlarında da artışlar gözükmektedir.
Bu Meclis yeni bir anayasa yapabilir mi?
Meclis’in yeni bir anayasa yapabileceğine inananların oranı (%48) ile inanmayanların oranı (%47) birbirine çok yakındır.
CHP ve Kürt sorunu
CHP’nin Kürt sorununu çözemeyeceğini düşünenler katılımcıların yaklaşık yarısını (%49) oluşturmaktadır. Bu oran üniversite mezunları arasında %55’e, en yüksek gelir grubu arasında da %62’ye kadar yükselmektedir. CHP’nin Kürt sorununun çözümüne ilişkin somut önerileri veya projeleri olduğunu düşünenlerin oranı (%51) da yine katılımcıların yarısını oluşturmaktadır. Bu konuda fikri olmayanların oranı da katılımcıların ¼’üne karşılık gelmektedir. Bu veriler, CHP seçmenlerinin Kürt meselesinde ikiye ayrıldığını göstermektedir.
CHP ve laiklik
CHP’ye oy verenler ve diğer solcular arasında, Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğunu düşünenlerin oranı %68’dir.
CHP’nin Kılıçdaroğlu ile birlikte eskisi gibi laiklik temelli bir siyaset tarzı gütmediğini ve laiklikten tavizler verdiğini düşünenlerin oranı yaklaşık %27 iken, bu görüşe katılmayanların oranı %68’dir.
CHP ve ekonomi
CHP’nin ekonomik sorunları çözebileceğine inananlar katılımcıların %66’sını oluşturmaktadır. CHP’nin önerdiği ekonomi modeli konusunda ise tam bir kafa karışıklığı gözükmektedir. Çünkü katılımcılar CHP’nin önerisinin devletçi (%26) ve karma (%21) ekonomi modelleri olduğunu birbirine yakın oranlarda ifade ederken, aynı zamanda %18’lik bir kesim belirgin bir ekonomik modelin olmadığını, %14’lük bir kesim ise liberal bir ekonomik model olduğunu belirtmişlerdir.
CHP ve Küreselleşme
Küreselleşmeyi ülke için tehdit olarak görenlerin oranı (%57) görmeyenlerin oranından önemli ölçüde (%36) yüksektir.
CHP ve Avrupa Birliği
CHP’nin AB üyeliğine destek verdiğini düşünenlerin oranı %61’dir. %27’lik bir kesim ise CHP’nin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemediğini ve %12’lük bir kesim de bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiştir.