Türkiye Siyasal Durum Araştırması - Nisan 2011
Akşam Gazetesi için yapılan bu araştırmanın temel amacı, halkın 2011 genel seçimlerine doğru toplumun siyasal ve gündeme ilişkin bazı konularda talep ve tepkilerini analiz etmektedir.
İnsanlara Saygı
Devlet görevlileri vatandaşlara saygılı mı?
Halkın %47’si kamu yetkisini kullanan makamların vatandaşlara ve onların haklarına yeterince saygılı davrandığını düşünmektedir. Aksi görüşte olanların oranı ise %44 civarındadır.
Günlük yaşamda insanlar birbirlerine saygılı mı?
Vatandaşların günlük yaşamlarında birbirlerine yeterince saygılı olup olmadı sorulduğunda, olumsuz cevap verenlerin oranı (%72) olumlu cevap verenlerin oranından (%25) çok daha fazladır. Bu anlamda halk kendi içerisinde yeterince saygılı ve nezaketli bir yaşam sürmediğini ifade etmektedir. Kadınlar ve eğitim seviyesi yüksek olanlar daha yüksek oranlarda bu görüşe sahiptirler.
Anayasa
Yeni bir Anayasaya ihtiyaç var mı, değiştirilemez maddelere dokunulmalı mı?
Türkiye’nin seçim sürecinde gündem oluşturan ve seçim sonrasında da gündemi meşgul edecek olan önemli konulardan birisi de yeni anayasa tartışmalarıdır. Seçmenlerin büyük bir kesimi (%69,4) yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduklarını ifade ederken, böylesine bir ihtiyaç hissetmediklerini belirtenlerin oranı %22 civarındadır. Yeni bir anayasaya duyulan ihtiyaç konusunda, iktidara ve muhalefet partilerine oy veren seçmenler arasında bir uzlaşmanın olduğunu belirtmek mümkündür Zira iktidardaki AK Parti’li seçmenlerin % 70’i yeni bir anayasa talep ederken, CHP’lilerin %72’si ve MHP’lilerin de %65’i yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu düşünmektedir. Ayrıca erkekler, yüksek eğitimliler ve yüksek gelir sahipleri daha yüksek oranlarda Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu ifade etmişlerdir.
Anayasa değişikliği tartışmalarını alevlendiren asıl konu ise mevcut anayasadaki değiştirilemez ilkeler olarak görülen bazı temel yasaların değiştirilip değiştirilemeyeceğidir. Bu konuda, seçmenlerin %48’i yeni anayasa yapılırken mevcut anayasanın değiştirilemez denilen maddelerine dokunulmaması gerektiğini düşünürken, aksi görüş bildirenlerin oranı %34 civarındadır. Bu konuda seçmenlerin daha ziyade muhafazakâr bir tutum içerisinde olduklarını görmekteyiz.
Ayrıca katılımcıların %75’i 12 Haziran seçimleri öncesi partilerin Anayasa taslaklarını görmek istediklerini de belirtmektedirler.
Yeni Anayasa devlet temelli mi vatandaş temelli mi olmalı?
1982 Anayasasının en çok eleştirilen noktalarından biri, bu anayasasının merkeze devleti koyan ve birey hakları karşısında devleti koruyan bir anaysa olmasıydı. Dolayısıyla yeni bir anayasa hazırlandığında, bu dengenin tersine çevrilmesi gerektiği, bireyi ve onun haklarını öne koyan bir anlayışla yeni anayasanın kaleme alınması gerektiği birçok kesim tarafından ifade edildi. Seçmenlerin % 54’ü muhtemel bir yeni anayasanın temelinde vatandaşları devlete göre önceleyen bir felsefenin olması gerektiğini belirtmiştir. Buna mukabil, devletin korunmasını esas alan yeni bir anayasa olması gerektiğini düşünenlerin oranı ise %21 civarındadır.
Başörtülü Adaya Bakış
Başörtülü milletvekili olsun mu?
Seçimler yaklaşırken başörtülü vekil olmalı mı olmamalı mı tartışması da sürmektedir. Halkın büyük bir kesiminin (%78,5) başörtülü bir milletvekili fikrini desteklediği anlaşılmaktadır. CHP’li seçmenlerin de %51’i bu fikri desteklemektedir. Seçmenler arasında başörtülü kadın milletvekili fikrine karşı olanların oranı (%17,4) ise oldukça düşüktür. Oy vermeyi düşündükleri partinin başörtülü bir aday çıkarmasını isteyen katılımcıların oranı (%74) ise yine oldukça yüksektir. CHP’li seçmenlerin yaklaşık yarıya yakını da (%45,2) bu fikre sıcak bakmaktadır. Bu veriler, başörtülü aday talebinin, siyasi bir meşruiyetinin bulunduğunu göstermektedir.
Gündemdeki Olaylar
Ortadoğu ve Arap ülkelerinde halk eylemleri?
Tunus ile başlayıp tüm Arap ülkelerini saran halk ayaklanmalarını halkın %50’si olumlu, %39’u ise olumsuz karşılamaktadır.
Libya’ya yapılan askeri müdahale?
Birleşmiş Milletler kararıyla Libya'ya yapılan askeri müdahaleyi doğru bulmayanların oranı %68’dir. Bu müdahaleyi doğru bulanların oranı ise sadece %22’dir.
Nükleer enerji santrallerinin kurulması
Türkiye’de nükleer enerji santrallerinin kurulacak olması, özellikle de Japonya’daki nükleer kazasından sonra iyice tartışılır hale gelmiştir. Bu türden santrallerin kurulmasını destekleyenler %42 civarındayken karşı olanların oranı %49’dur. Siyasi parti tercihine göre değerlendirildiğinde ise, nükleer enerji santrallerinin kurulmasına Ak Partililer diğer tüm partililerden daha yüksek oranda destek vermektedir. Bu sonucun ortaya çıkmasında şüphesiz Başbakan Erdoğan’ın nükleer enerji taraftarı olması yatmaktadır.
Gazeteci ve yazarlar özgürce fikir beyan edebiliyorlar mı?
Son zamanlarda Ergenekon davaları sebebiyle bazı gazeteciler ve yazarlar tutuklandı ve halen de yargılanmaları devam etmektedir. Kimi siyasi ve sivil çevreler medyanın baskı altında tutulduğunu ve yazarların özgürce fikirlerini açıklayamadıklarını iddia etmektedir. Katılımcıların %53’ü de gazetecilerin ve yazarların özgürce fikirlerini açıklayamadıklarını düşünmektedir. Bu düşünce, CHP’li (%77,6) ve MHP’li (%60,9) seçmenlerde Türkiye ortalamasının oldukça üstündedir.
Ahmet Şık’ın basılmadan toplatılan kitabı
İmamın Ordusu isimli yazar Ahmet Şık’a ait kitabın henüz baskısı yapılmadan taslak halindeki nüshasına mahkeme kararı ile yasak konulmasına geniş kesimler tepki göstermiştir. Katılımcıların %44’ü basılmamış bir kitabın toplatılmasını ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılması olarak görürken, %31’i bunu Ergenekon davasının yürümesi için gerekli görmekte ve normal karşılamaktadır. CHP, MHP ve BDP’li seçmenlerin çoğunluğu bu şekilde kitap yasaklanmasına karşıdır. Ayrıca katılımcıların eğitim seviyesi yükseldikçe yasağa karşı olanların oranı da artmaktadır.
İdam Cezası
Özellikle Kayserili çocuklar olayından sonra “idam cezası geri gelsin” şeklindeki talepler kamuoyunda sıkça dillendirilmeye başlandı. Seçmenlerin sadece %41’i idam cezasına karşı olduğunu ifade ederken, daha büyük bir kesim (%55) idam cezasına karşı olmadığını belirtmiştir. CHP ve BDP hariç tüm partililerin yarıdan fazlasının idama karşı olmadıkları belirlenmiştir.
Bazı suçlar için idam cezası geri gelsin mi?
Türkiye’de bazı suçlar için idam cezasının yeniden getirilmesini talep edenlerin oranı (%65), buna karşı olanların oranından (%30) yüksektir. BDP’li seçmenler hariç, diğer tüm partilerin seçmenlerinin büyük çoğunluğu idam cezasının bazı suçlar için geri getirilmesine olumlu bakmaktadır.
BDP’lilerin sivil itaatsizlik eylemleri
G.Doğu illerinde BDP’lilerin başlattığı sivil itaatsizlik eylemlerini halkın büyük çoğunluğu (%86,6) olumsuz karşılanmaktadır. Sadece %5,9’luk bir katılımcı sivil itaatsizlik eylemlerine destek vermektedir.
Başbakan’ın Kuzey Irak Ziyareti
Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Irak yönetimini ziyareti seçmenlerin %55’i tarafından olumlu karşılanmıştır. Geziyi tasvip etmediğini ifade edenlerin oranı ise %34’dür.
Laik yaşam biçimi tehlikede mi?
Ak Parti iktidarı ile bazı kesimler tarafından gündemde tutulan, laik yaşam biçiminin tehdit altında olduğuna ilişkin kanaat ve iddialara halkın yaklaşık %42’si katılırken %51’i ise buna inanmamaktadır. 29 Mart seçimlerinde oyunu CHP’ye veren seçmenlerin %73 ’ü Türkiye’de laik yaşam biçiminin tehlikede olduğunu düşünürken AK Partili seçmenlerin yaklaşık %70’i bu kanaatte katılmamaktadır. Bu konuda CHP’li ve AK Partili seçmenler taban tabana zıt görüşlerdedir. Ayrıca, kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda laik yaşam biçiminin tehlikede olduğunu düşünmektedir. Laiklik endişesi taşıyanların %42 gibi yüksek bir oranda olması ayrıca üzerinde düşünülmesi ve değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerde Kürtçenin eğitim dili olmasını onaylar mısınız?
Demokratik açılımla birlikte iyice hararetlenen tartışmalardan birisi de Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerde Kürtçenin seçmeli dil veya eğitim dili olarak tanınması talepleridir. Bu talebi katılımcıların büyük çoğunluğu (%63) onaylamaz iken %30’luk bir kesim ise bu talebi meşru görmekte ve onaylamaktadır. BDP’li seçmenlerin yaklaşık %71’inin bu talebi haklı gördüğü ve onayladığı anlaşılırken, MHP’li seçmenlerin %77’sinin buna karşı çıktığı anlaşılmaktadır. Ayrıca katılımcıların eğitim seviyesi yükseldikçe Kürtçenin eğitim dili olmasına karşı çıkanların oranının da arttığı belirlenmiştir.
SEÇİMLER
% 10 seçim barajı
Seçim barajının %10’dan daha aşağılara indirilmesini gerekli görenlerin oranı (%19) ve tamamen kaldırılması gerektiğini düşünenlerin oranı (%17) oldukça düşüktür. Buna karşılık barajın mevcut haliyle devam etmesini savunanların oranı ise %47 civarındadır. Seçmenlerin, koalisyon hükümetleri dönemlerinde yaşanan siyasal ve ekonomik krizleri hala unutmadığı ve demokratik eksikliği göz ardı ettiği söylenebilir.
AK Parti, CHP ve MHP demokrasiye bağlı partiler mi?
AK Parti’nin demokrasiye yeterince bağlı bir parti olduğuna inananların oranı (%52,4) inanmayanların oranından (%38,1) daha yüksektir. Buna karşılık, CHP’nin demokrasiye bağlı bir parti olmadığına inananların oranı (%33) inanmayanların oranından (%52) daha düşüktür. Katılımcılar için MHP’nin durumu ise CHP ile neredeyse aynıdır.
Bu araştırmanın ilginç bir sonucu da; Ak Partili seçmenlerin % 83’ü, CHP’li seçmenlerin % 70’i ve MHP’li seçmenlerin % 68’i kendi partilerinin demokrasiye bağlı olduğuna inanmalarıdır.
Seçmenlerin Siyasi Parti Tercihleri
Bu araştırmaya katılan seçmenlerin %38’inin AK Parti’ye, %20’sinin CHP’ye, %10’unun MHP’ye ve %5’inin BDP’ye oy vereceği belirlenmiştir. Diğer taraftan seçmenlerin %16’sının oy vereceği parti konusunda kararsız olduğu, %5’inin bu konuda açıklama yapmak istemediği % 2’lik bir kesiminde oyunu iptal edeceği anlaşılmaktadır. Yaklaşık % 24’lük bir kesimin sandık başında nasıl bir davranış göstereceği ve bu oyların partiler arasında nasıl dağılacağına şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu kitleyi partiler arasında oransal olarak dağıtmanın toplumu yanıltıcı olacağı kanısındayız.
Tablo 5.4 ve 5.4.1’deki değerler dikkatlice incelendiğinde AK Parti oyları Nisan 2010’dan beri Ağustos 2010 Askeri Şura krizi nedeniyle meydana gelen ani değişiklik hariç dikkatte değer bir değişiklik göstermemiş, %36-%38 bandında stabilleşmiştir. Kararsız ve cevapsızlar kitlesinin ana kitle ile benzer siyasal davranışı göstermesi halinde AK Parti oylarının 2007 seviyesine çıkması hatta onu aşması mümkündür. Ancak Türkiye’nin geçtiği süreç içerisinde muhalefet parti seçmenlerinin siyasal tavırlarını gizleme ihtimali iktidar partisi sempatizanlarına göre çok daha yüksek olabileceği dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz süreçte yaşanan veya yaşanacak olan olaylar kararsız seçmenlerin kararları üzerinde etkili olacak ve sonucu belirleyecektir.
CHP oyları K.Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği 2010 Mayıs sonunda karasızlar dağıtılmadan %30’ları geçmişti. O günden bu yana D.Baykal’ı istifaya zorlayan, K.Kılıçdaroğlu’nu getiren ve son kongrede Ö.Sav ve ekibini tavsiye eden süreci ve onun arka planını anlayamayan CHP üst yöneticilerinin hatalı söylem ve davranışları CHP oylarını Kararsızlar dağıtılmadan %20’lere kadar indirmiştir (tablo:5.4 ve 5.4.1). Kararsız ve cevapsızların oransal dağıtılması halinde CHP oyları %26’lara ulaşmaktadır. Bundan sonraki süreçte yaşanacak olaylar ve K.Kılıçdaroğlu ile ekibinin performansı ve inandırıcılığı CHP oylarının oranını belirleyecektir.
Habur olaylarından sonra kararsızlar ve cevapsızlar dağıtılmadan %18’lere tırmanan MHP oyları son aylarda %9-10’lara gerilemiş ve seçim barajı riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Genel olarak MHP oyları MHP kurmaylarının söylem ve politikalarından bağımsız olarak değişmektedir. Özellikle AK Parti ve BDP’nin Kürt sorununa yönelik söylem ve politikaları ile PKK’nın eylemlerine bağlı olarak MHP oyları artmakta veya azalmaktadır. BDP’li bağımsız adayların müraacatları sırasında yaptıkları prosedür hataları nedeniyle adaylıklarının YSK tarafından iptal edilmesi sonucu meydana gelen olayların MHP’nin oylarını arttırdığı ve baraj riskini ortadan kaldırdığı kanısındayız.
Bir önceki seçimde %14 civarında olan SP, DP, DSP ve BBP seçmenlerinin büyük kısmı oy vereceği parti konusunda kararsız veya cevapsız durumdadır. Bu kitleye yönelik söylem ve vaatlerin seçim sonucu üzerinde önemli etkiye sahip olacağını düşünüyoruz.